İşte yirmi altı bölümlük dizimizin yarısına gelmiş
bulunuyoruz bu bölümle.Beklediğimiz gibi bölüm Kırmızı Fenerler ve Yeşil
Fenerler’ in karşı karşıya geleceği, bizi bir sonraki aşamaya taşıyacak önemli
bir bölüm, böylece serinin de ilk halkası tamamlanmış olacak.Kaç incelemeden
beri bahsettiğim ‘’ büyük savaş ‘’ bildiğiniz üzere bir beklentiydi, bu
beklentiyi yaratan da dizinin ilk
bölümünden bu bölümüne kendisiydi.Ama dizinin yirmi altı bölüm süreceğini
düşünürsek ve bir önceki bölümde bu beklentiyi karşılayacak herhangi bir olay
göremediğimizi düşünürsek, biraz hayal kırıklığına düşeceğiz gibi.O zaman sizi
daha fazla bekletmenin gereği yok, incelemeye geçebiliriz.
Atrocitus, Zilius
Zox, Drusa ve kontrolü altına aldıkları Aya ile beraber Oa yolundayken pek de
beklenmedik bir şey oluyor denilebilir, Aya bir robotun aksine duygu belirtisi
gösteriyor.Razer ile yakınlaşması göz önünde bulundurulduğunda bunun gelecek
bölümlerde kullanılacağından adım gibi eminim.Yakınlaşmak demişken ( ..
demişken .. kalıbını çok kullanır oldum ) aşk denildiğinde akla kim veya kimler
geliyor ? Yıldız Safirleri…Bu bölümde kendilerini Gi’ata sayesinde aydınlanmış
olarak görüyoruz, ki Zamaronlular savaşa birebir dahil olmasalar bile
takımımıza önemli yardımlarda bulunuyorlar.Savaş için saydığım liste pek
tutmadı ama en azından Zamaronluların yardımı ile hiç beklenmedik bir ekip dost
safına geçmiş oldu.
Peki ya kruvazörlere karşı kimler savaşıyor ? Hal ve Razer’
ın Zamaron’ a gitmesi, Aya’ nın da istemsiz olarak Atrocitus’ a hizmet etmesi
durumu göz önüne alırsak geriye tek bir
isim kalıyor; Kilowog.Tüm kruvazörlere karşı tek başına mücadele ettiği
anda Kilowog, gerçekten dizinin bu bölümüne kadarki en destansı mücadeleyi
verdi diyebilirim.Sonrasında düşündüğüm listeye dair ‘’ tüm umudumu yitirmişken
‘’ birden bire Aziz Walker çıkageldi hem de yanında Mogo ile.Tamam, belki tüm
Yeşil Fener takımını büyük savaş içerisinde göremedik fakat savaşta katkıları
ile Zamaronlular, Aziz Walker, Mogo ve
tek kişilik ordu Kilowog’ un oluşu bana ‘’ yetmez ama evet ‘’ dedirtti.Belki
büyük bir kruvazör filosuna karşı bu takım herkesi tatmin etmeyebilir ancak
bundan önceki bölümde beklentimin düşmesinden dolayı bu bölümü beğendiğimi
düşünüyorum.
Oa’ ya giden Atrocitus ve ekibi de Koruyucuları yok etmek
isterken karşılarında Hal Jordan’ ı buluyorlar.Aslında sadece Atrocitus buluyor
diyelim.Tamam anladık, klişe bir bölüm yapmak için can atıyordunuz ama bu kadar
klişe olmasaymış keşke.Oa’ da karşılasan
Atrocitus ve Hal Jordan, her ne kadar kahramanımız tarafından iyi niyet
sunulmuş olsa da savaşa tutuşuyorlar.Bunun olacağı zaten malum, bu ikilinin
kavgasını görmeyeceğimiz bir bölüm olmazdı bu ama o kadar dövüşüp, Hal Jordan
yere yığıldıktan sonra – yerde de bayağı yumruklandıktan sonra – birden kalkıp
son vuruşu yapma klişesi artık insanı şaşırtmıyor, o kadar çok kullanıldı ki
bu, artık insan sıkılıyor.Fakat itiraf edeyim, ben geride kalan Zilius Zox
kaçacak Hal Jordan kovalayacak zannederken, Hal Jordan’ ın iyi niyetini tekrar
gösterecek olmasını hiç beklemiyordum.Beklemediğim başka bir şey daha vardı;
Atrocitus’ un şamar oğlanı Zilius Zox’ un Kırmızı Fenerler’ in yeni lideri
olması.Kim tahmin ederdi ki bunu ? Ben bu görev için Razer’ ı uygun görüyordum,
Koruyucular ve Kırmızı Fenerler ateşkes yapmışken Razer tam bir ara bulucu
olabilirdi.Kırmızı Fener liderliği için Razer’ ı uygun görmüyorsanız en azından
Bleez olabilirdi ki bu aklımdaki en kötü ihtimaldi.Atrocitus’ un hapsinden
sonra aklımdaki en kötü ihtimalin daha
kötüsü gerçekleşmiş oldu.Sözün özü benim için olmuş ile olmamış arasında bir
bölümdü ve on iki bölümdür beklediklerim ile on üçüncü bölümde izlediklerim
uyuşmadı.Önümüzde on üç bölüm daha var, bakalım neler olacak.Şimdilik bir
incelemenin daha sonuna geldik, bir sonraki incelemede görüşmek üzere,
hoşçakalın.
'' Hellbazer ''
0 yorum:
Yorum Gönder