Okulun yoğun temposunun
ardından ülkede birçok arkadaşımız karne
sevinci yaşadılar.Yorucu bir okul döneminin ardından artık yaz tatilinin tadını
çıkarma vakti geldi tabii.Dersler, öğretmenler ve sınavlar derken tatili hak
eden tüm arkadaşlarımızı tebrik etmek istiyorum.Tatilin tadını umarım doyasıya
çıkarırsınız. Tabii ki bazı arkadaşlarımız tatile başlarken hala sınavları olan
arkadaşlarıma da başarılar diliyorum ( ki ben de hala sınavlarla boğuşuyorum
).Sınavlarım dolayısıyla bir haftalık ara verdiğim Green Lantern TAS
incelemeleri de bundan sonra hız kesmeden devam ediyor.
Bu bölümün hikayesi beni gerçekten şaşırttı
diyebilirim.Bir önceki incelemede bahsettiğim ve şikayet ettiğim bir konunun bu
bölümün hikayesi olması beni sevindirdi.Hem bir muammayı çözmüş oldular hem de
bu vesileyle gerçekten güzel bir bölüm çıkararak gerçekten herkesi mutlu
ettiler.
Önceki bölümlerden daha
aksiyonlu, isteneni veren bir bölüm olarak ‘’ Reckoning ‘’ bölümünü incelemek
ayrı bir zevk olacak benim için.Çünkü Kırmızı Fenerlerin iç dünyasını keşfe
çıktığımız, önemli sırları öğrendiğimiz bir bölüm olarak daha iyisini görene
kadar en iyisi bu bölüm bana kalırsa.Hatta ilk defa bölümün yine gemide
başlamasından şikayet etmeyeceğim çünkü Kırmızı Fenerlerin gemisinin takip edildiğini
görünce adrenalinim tavan yaptı, nihayet istediğim gibi bir bölüm göreceğimin
farkına vardığım için bu durumdan şikayet etmedim.
Bu kadar güzel bir bölüm izleyebilmemizi
sağlayan durum ise Razer’ in kişisel intikam arayışı.Kırmızı Fenerlerin yaydığı
dehşet ve ölüme son vermek için Yeşil Fener üçlüsünü ( bilmeyenler için tekrar
belirteyim Hal – Kilowog ve Aya ) aldatarak yanlarından kaçıp Atrocitus’ un
öldürmeye giden Razer, aslında Atrocitus’ u öldürmekten ziyade kendini öldürtmenin
peşinde gibi.Ancak kendi ölümünün boş yere olmaması için böyle bir yolu tercih
ediyor ( bana kalırsa durum böyle ).
Tabii bu bölümde Razer hayatını etkileyen
olaylar hakkında gerçekleri öğreniyor, sevdiği kadın Alana’ nın ölümünün
ardındaki sır perdeleri kalkıyor ve bana kalırsa dizinin gidişatı bundan
sonrası için daha etkileyici olacak gibi çünkü artık Kırmızı Fenerler ile Yeşil
Fenerler mücadelesi resmi anlamda başladı gibi.Hatta son dakikalarda Kırmızı
Fenerlerin gemisinden çalınan savaş planlarının çalınmasıyla beraber beklediğim
o muhteşem savaşın ayak sesleri de duyuluyor artık.
Bölümün konusu hakkında
verdiğim bu kadar bilgi üzerine artık değerlendirmeye geçebiliriz.Fazlasıyla
beğendiğim bir bölüm olarak ve klasik eksiler kısmını artık duymak istemediğinizi
düşünerek ( hep aynı şeyleri söylemek olmaz ) artılarla dolu bir değerlendirme
yapabilirim.
İlk başta Atrocitus hakkında konuşsam daha
doğru olur.Çünkü Kırmızı Fenerlerin lideri olarak kedisi tam bir karizmatik
lider konumunda.Duruşu, konuşması, hal ve tavırlarıyla ( CGI animasyonu her ne
kadar sevmesem de bunu başarmalarını takdir ediyorum ) tamamen liderlik
konumunu hissedebiliyoruz.Özellikle Rahip Loran’ ın Kırmızı Fenerlerin
kilisesindeki minyatürleri açıklarken, kendi akıllarında oluşturdukları
Atrocitus figürünün muhteşemliği ( veya korkunçluğu ) insanı
etkileyebiliyor.Hele ki Atrocitus’ un kendi gemisinden dev hologramla kendi
görüntüsünü yansıtarak konuşması esnasında büyülendim desem yanlış olmaz
sanırım.
Şu dakikadan sonra Razer’ ın neler
yapabileceği konusunda hiçbir fikrim yok.Çünkü bu bölümde hayatının hezimetini
yaşadı.Bu bölümden itibaren nedense aksiyon kaynağı karakter olarak Razer’ ı
görüyorum, diğer Yeşil Fenerlerden tümden umudumu kestim.Böyle olması bana
kalırsa daha iyi, çünkü birçoğumuz biliyoruz ki Yeşil Fenerlerin yöntemleri
daha klişe, hafif ve kahramanca iken iyi tarafa geçmiş bir Kırmızı Fener olan
Razer’ ın yöntemlerinin daha sert olacağına inanıyorum.
Bu arada Razer dedim de aklıma
geldi.Geçtiğimiz bölüm incelemesinde bir durumdan yakınmıştım hatırlarsınız,
Razer’ ın güç yüzüğünün hala şarj olmamasına rağmen çalışıyor olması durumunda
şikayet etmiş ve bunu eksilere yazmıştım.İşte bu bölümün başında Razer, güç
yüzüğünü doldurarak artık benim için sorun olan bu duruma çare buluyor, hatta
bölüm sonunda bir de bataryaya sahip olarak sorunu tümden çözmüş
oluyor.Anlayacağınız geçen bölümde bundan şikayet ettikten hemen sonra bu
bölümde sorunu çözmüş olmaları gayet sevindiriciydi.
Bölümün son dakikalarından
az önce de bahsettiğimin farkındayım ancak Aya’ nın Kırmızı Fenerlerin
planlarını ele geçirmesiyle ortaya çıkan büyük savaş hazırlığının artık
herkesçe beklenilen daha kaliteli bölümleri ve daha fazla aksiyonu beraberinde
getireceğine adım gibi eminim.Ancak Hal Jordan’ ı ve Aya’ yı çıkarıp Kilowog ve
Razer ikilisi Kırmızı Fenerler ile mücadele etse tadından yenmeyecek bir dizi
olması mümkün.Çünkü Kilowog’ un hayal gücüyle oluşturduğu mitralyözleri görünce
gözlerim kamaştı.Bu arada Aya demişken belki biraz garip gelecek ancak ben
sanki Aya – Razer yakınlaşması görüyorum, bir canlı ve robot aşkına şahit
olacak mıyız ? Bence olmamalıyız ama neyse.Böylelikle bir incelemenin daha
sonuna geldik, diziye daha hiç başlamayıp incelemeleri takip eden
arkadaşlarımın bir an önce diziye başlamasını şiddetle tavsiye ediyorum,
izleyenlere ise iyi seyirler diliyorum, hoşçakalın.
‘’ Hellbazer ‘’
0 yorum:
Yorum Gönder