Önceki eleştirimde
bahsettiğim gibi Green Lantern evrenine yeni giriş yaptım ve çizgiromanlarını
okumaya devam ediyorum. Okurken düşündüm de ben Green Lantern evrenine bu kadar
geç girmekle hata etmişim. Çünkü çizgi romanları bana istediğim her şeyi sundu; koskoca
bir evren, daha karanlık bir atmosferde gerçekleşen savaşlar hatta yer yer
gerilim ve ismi bile korkmaya yeten bir düşman : Parallax.
İşte işin güzel kısmı
şimdi başlıyor ! Çünkü artık çizgi roman ve animasyon arasında karşılaştırmalar
yapacağım, çizgi romanları beni gayet etkileyen ‘’ Yeşil Fenerler Birliği
‘’ bakalım animasyonlarda ne kadar
başarılı olacak göreceğiz.O zaman lafı uzatmanın alemi yok, incelemeye
başlayabiliriz.
Yine, yeniden meşhur
gemimizin içinde başlıyor ‘’ Heir Apparent ‘’ bölümü. Dürüst olayım ben bu
gemiden gerçek manada sıkıldım, zaten kaptan kabininden başka herhangi bir
yerini göremediğimiz geminin 5. bölümde hala ve hala kullanılıyor olması,
bilmiyorum, beni sıktı. Artık Hal Jordan, Kilowog ve Razer bu gemiden kurtulmalılar
yoksa her bölümde benden bu şikayeti duymak zorunda kalacaksınız ! Sonrasında
Aya’ nın alıcıları yakınlarda bir Yeşil Fener’ in izine rastlıyor. Bildiğimiz
gibi bulabildikleri tüm Yeşil Fenerler ile birlikte Kırmızı Fenerlere karşı
mücadele edecek olan takımımız da, alıcıların sinyali tespit ettiği gezegene
yani Betrattus’ a doğru yol alıyorlar.
Aya ve Razer’ ı
gemide bırakarak Betrattus’a giden Hal ve Kilowog ise aslında ne kadar doğru
bir zamanda oraya gittiklerinin farkında değiller. Çünkü Betrattus’ ta hem
gizliden gizliye taht mücadeleleri hem de beklenmeyen ihanetler mevcut. Tahta
yeni geçen Kraliçe Iolande’ nin
gezegeninin beğenimi kazanmadığını söyleyebilirim.Çünkü gezegende tahta geçen
bekar kraliçeler yetkilerini ülkedeki en güçlü savaşçıyla paylaşmak zorunda !
Bana fazlasıyla militarist ve gelenekçi gelen bu gezegenin koruyucusu ise Yeşil
Fener Dulock ve en büyük savaşçısı ise Kothak.Tabii Prens Ragnar’ ı da
unutmamak lazım, çünkü bölümün ilerleyen dakikalarında aslında tüm düğümleri
çözecek karakter o.
Hal ve Kilowog her ne
kadar Dulock’ ı bir an önce alıp gitmek
isteseler de, gezegenin koruyucusunun daha farklı bir önceliği var; Kraliçe
Iolande ile evlenerek onun elini ve hakimiyetini güçlendirmek ve böylelikle
Kothak’ un yönetime ortak olmamasını sağlamak. İşte bu önceliği yerine
getirdikten sonra Kırmızı Fenerler ile mücadele etmeyi kabul eden Dulock’ ın
yapması gereken ise Kothak ile karşılaşmak ve onu yenmek.Ama o da ne ? Müsabakanın
yapılacağı gün Dulock ortadan birden bire kayboluyor ! Peki Dulock’a ne oldu ?
Kırmızı Fenerler tarafından mı öldürüldü, Kothak tarafından suikaste mi kurban
gitti yoksa kaçtı mı ? Bu sorunun cevabını çok geçmeden anlıyoruz ki, Dulock
öldürülmüş ama kim tarafından ? Diğer bir muamma ise Dulock’ un yüzüğü
hakkında, yüzük yeni sahibini aramak için yola çıkmak yerine sarayda bir yerde,
peki kimde ?
Tüm bu olanlar bir yana hala Kraliçe Iolande’ nin Kothak’a
karşı elinin güçlendirilmesi sorunu da
sürüyor ve Hal Jordan, Dulock’ un yerine onunla mücadele edeceğini açıklayarak hem katilin kim olduğunu bulmak için hem de Iolande’ nin
sorununu halletmek için bir süre daha Betrattus’ ta kalmayı sürdürüyor. İşte
dizinin bu noktadan sonrasını anlatmak gibi bir niyetim yok, çünkü konu olarak
geleceği etkileyeceğinin farkındayım ve bunu izleyerek görmeniz gerektiğini
düşünüyorum.
Yazıma sitemle
başladığımı fark etmişsinizdir, yine sitemle devam edeceğim. Green Lantern
çizgi romanlarının atmosferi beni
gerçekten büyüledi, her ne kadar aydınlığı temsil eden karakterler üzerinden
gitse bile mücadele ettiği ‘’ karanlık ‘’ olunca o koyu ve kasvetli atmosfer
gayet ilgi çekici olmasını sağladı benim için çizgi romanların. Ancak bu
animasyon öyle mi ? Sanırım animasyonu yapanlar utanmasa, uzayı da aydınlık yapacaklar,
hatta gezegenlerde hiç gece olmayacak ve kaldı ki ben hala ne gerçek manada
Kırmızı Fener görebildim, ne de o gerilimi yakalayabildim.Açıkçası söylemek
gerekirse bu animasyon, uyarlandığı çizgi roman karakteri ve olayların yanına
yaklaşamamış, efsane olabilecek bir yapım nedense fazlasıyla basitleşmiş !
Yan karakterler
olmasa belki çoktan çıldırmış olabilirdim.Bu bölümde yeni bir Yeşil Fener
görmek beni çok mutlu etse de hevesimi kursağımda direk bıraktılar, Dulock ne
dövüştü, ne yüzüğünden ışıklar saçtı, bir göründü sonra da öldü.Yapmayın, ben
gerçekten Hal-Kilowog-Razer- Aya görmekten bıktım ! Kraliçe Iolande sürpriziyle
biraz keyfim yerine gelse de o da kursağımda kaldı, 5. bölümdeyiz bir şeyler
değişsin artık. Bunları dizinin eksileri olarak bir kenara yazalım.
Bir de Yeşil Fener
üniformaları Hal Jordan’ ın üniforması hariç beğenimi kazandı mesela bu bölümde
Dulock’ un üniformasını Hal Jordan’ da görmek isterdim, daha farklı tasarımı
olan bir üniforma gayet iyi olurdu Hal Jordan için. Ama bunun dışında itiraf
etmeliyim ki dizideki Hal Jordan karakter olarak tam da çizgi romandakine
uygun, en azından buna dikkat etmişler. Diğer taraftan dizinin senaryosu, son
dakikaya kadar bilmece gibi ilerlemesi, gelecek bölümlere dair heyecan
uyandırması bakımından diziyi beş
bölümdür izlenmeye değer yapan bir özelliği, bunu bozmayacaklarını umut
ediyorum. Senaryo hakkında son olarak belirteyim ki, gelecekte karşımıza çıkması
muhtemel karakterleri gayet iyi temellendirmesi, damdan düşercesine karşımıza
koymaması benim gibi evrene yeni giriş yapanları memnun edici nitelikte. Bunları
da dizinin artıları olarak kenara yazalım.
Şimdilik bir
incelemenin sonuna daha geldik, gelecek incelemelerimde görüşmek üzere, iyi
seyirler…
‘’ Hellbazer ‘’
0 yorum:
Yorum Gönder