Bir çocuğu mutlu etmekten
daha güzel ne olabilir dünyada ? Büyük olduğunu iddia edenlerin küçük,hırs,kin
ve nefretle dolu kalplerine inat , küçük bir çocuğun daha düşmanlıkla dolmamış
temiz , devasa kalbinden daha mükemmel ne olabilir ? Hangi çocuk hak eder
şiddeti , esareti ve burada saymayacağım daha doğrusu sayamayacağım onca kötü
şeyleri ? Bana kalırsa büyüklerin dünyası küçük çocuklar için tehlikeli , en
azından geçmişte değilse bile günümüzde fazlasıyla tehlikeli.Kendimizi mutlu
edemediğimiz , aklımızdaki
hesaplarımızda , geçim dertlerimizde boğulduğumuz şu zamanda çocukların
da bu derece karamsar , yaşından beklenmeyecek kadar ciddi ve gereğinden fazla
mutsuz olmalarının tek suçluları biziz.Çünkü çocuklarımıza , çocuk olmayı ,
içindeki çocuğu daima yaşatabilmeyi değil nedense bir an önce hayata atılmayı ,
gözü açık olmayı , gerekirse kurnaz ve hileci olmayı öğütleyip , öğretmeye
çalışıyoruz.Eğer bugün temiz , yaşanılabilir ve daha mutlu bir dünya istiyorsak
eğer çocuklarımıza izin verip , çocukluğunu yaşamalarını ve bu çocuğu da hiçbir
zaman kaybetmemelerini sağlamalıyız.
Böyle bir giriş yazısı yazmamın bir sebebi var
tabiki de.Konu bütünlüğüyle bağlantısız giriş yazıları yazmadığımı az çok
anlamışsınızdır haliyle.Ama bağlantıyı kurabilmek için biraz sabretmeniz
gerekecek.
AoS ikinci sezona tüm
hızıyla devam ediyor ama sezonun ilk yarısındaki tüm hatalarıyla.İşin doğrusu
‘’ Ben yönetmen veya senarist olsam… ‘’ diye bir cümle kurmaya hiç niyetim yok.Çünkü
böyle bir cümle kurmaya başlarsam emin olun
on sayfaya yakın yazabilirim , hata ve özentisiz çalışma o kadar fazla ki bu
sezonda.İkinci sezon benim için gerçekten hiç geçmedi.Sanki bu sezonun ilk
bölümünü izleyeli yıllar olmuş gibi.
Lois Lane ve az da olsa Jimmy Olsen , Clark
Kent ‘ in Superman olduğundan şüpheleniyor sezon boyu.Burası
tamam.Şüphelenmekte de haklılar , Clark ‘ ın sanki hiç Superman olduğunu belli
etmemek gibi çabası yok sanki.Senaristlerin akıllarındaki düşüncenin
farkındayım , ‘’ Lois Lane , Clark Kent ‘ in Superman olduğunu ha anladı ha
anlayacak ‘’ adrenalini yaratmaya çalışıyorlar ama bu kadar mantıksız olması
beni gerçekten sinirlendirdi.Yani düşünün Lois Lane zaten sürekli şüpheleniyor
,Clark Kent karşısında ikide
bir gözlüğü çıkartıp duruyor dalga geçer gibi .Bu durumla birçok
bölümde karşılaştım artık şu bölüm veya bu bölüm diye isimlendirmeyeceğim çünkü
sayılacak kadar az değiller.
Mesela Golden Vulture bölümünden bir kesitten bahsetmek
istiyorum.Superman , aklını yitirmiş , korsanlara benzeyen kötü ruhlu gemi kaptanını
ve mürettebatını durdurmak üzere bir
gemiye doğru yol alıyor , gemiye de sağ salim varıyor.Buraya kadar her şey
doğal.Sonra bir köşeye saklanıp birden bire takım elbise-gözlük karşımıza
çıkıveriyor.Superman uçarken ne elinde takım elbisesi olan bir poşeti vardı ne
de mürettebatta kendisiyle birebir aynı takım elbiseyi giyen bir insan
vardı.Zaten bu sahneyi gördükten sonra eleştirilerimde ne kadar haklı olduğumu anladım.Sezonun ilk yarısından sonra
bilerek düşürdüğüm beklentimi bile karşılayamadı bu sezonda ne yönetmen ne de senaristler.Anlamakta güçlük
çektiğim noktaysa şu , bu kadar emek harcıyorsun , uğraşıyorsun da neden sonucu
böyle ? Sanki yönetmen ve senaristlere silah zoruyla yaptırıyorlar bu
işi.Sezonun birkaç bölümü dışında gerçekten izlenesi bir bölüm çıkaramamışlar ,
bu sezon için yazdığım ilk incelememde
söylediğim gibi orijinal fikirlerle gelip , heba edip gitmişler.
Çizgi roman
uyarlaması film veya dizilerde mantık aramam , arayanları da pek anlamam.Bana
Dünya üzerinde uçan bir adamın olmasını mantıklı hiçbir sebeple açıklayamazsın
zaten veya uzun kulakları olan yarasa kostümlü sıradan bir adamın o kadar
belaya bulaşmasına rağmen , her ne kadar dövüş eğitimi almış veya dedektif ruhu
olursa olsun ölüp gitmemesinin mantıklı açıklaması zaten yok.Ama sen kalkıp da
bu şekilde mantıksızlık sınırlarını fazlasıyla zorlar , üstüne de izleyiciyle
dalga geçer ve oyuncuların emeklerini böyle yok edersen , yapılan işin ciddiyet
ve özen yoksunu olduğunu kanıtlamaktan öteye gidemezsin.
Yakın zamanlardaki çizgi romanlarda artık
karşılaşmasak da , Superman ‘ in yakın bir dostu vardı belki hatırlarsınız ,
Bibbo Bibbowski.Kendisi Superman hayranı olan bir barmendi.Eski Superman çizgi
romanlarında sevdiğim karakterdi kendisi.Zaman bizden onu da alıp götürdü.My
Friend Superman bölümünde bana Bibbo ‘ yu hatırlatan bir karakter olmasa belki
şuan aklımda bile olmazdı.Tony adındaki bu karakter , tam bir Superman hayranı
ve duvarındaki bükülmüş namlulu tüfeği gösterip Superman hakkında hikayeler anlatıp
duruyor ve sonunda Superman ‘ e günü kurtarmasında yardımcı da oluyor.Bu
bölümün diğer eğlenceli yanıysa , Superman ‘ i daktilo başında hızlı hızlı
yazı yazarken görmekti.Sezon içindeki bu bölüm açıkçası ilaç gibi geldi.
Bir de Semi-Private Eye bölümü vardı ki evlere şenlik.Jimmy
Olsen ‘ ın beni bu kadar güldüreceğine pek imkan veremezdim.Sezonun gerçekten
mizahı en bol bölümüydü.Jack Larson ‘ un bu bölümdeki avanak mimikleri ve bir o
kadar da avanakça hareketleri eminim herkesi güldürecektir.Beware The Wrecker
bölümü ise yukarıda saydığımız hataları gözardı edersek kurgu bakımından en
başarılı bölümdü.Küçük oyuncak tarafından yapılan sabotajlar ve bu sabotajların
kim tarafından yapıldığını son dakikalara kadar çözemememiz , diğer bölümlerin
basitliğine nazaran ortaya gayet iyi bir iş çıkmasını sağlamış.Jungle Devil
bölümü ,Superman ‘ in gorile benzeyen garip bir yaratıkla dövüşmesiyle olsun ,
elinde kömürü sıkarak elmas haline
getirmesiyle olsun gayet hoş dakikalar yaşattı
, sezonun gayet iyi bölümlerindendi. Ama gel gelelim öyle bir bölüm
vardı ki , bana tüm sezonun olumsuzluklarını kenara koyup , üçüncü sezona daha iyi duygularla
başlamam için bir sebep verdi.Around The World with Superman , sezonun son
bölümü ve bu kadar güzel bir iş çıkarmak için neden yirmi altı bölüm
beklediklerine anlam veremediğim bir bölüm.
Superman , her ne kadar uzaylı olsa da insan olmayı
insanlardan daha iyi başarıyor gerçekten.Bu çizgi roman karakterini bu yüzden
seviyorum.Karşısındaki insanın mutluluğuna , tebessümüne değer veriyor.Ayrıca
kendisinde çocuk sevgisi ve çocuksu bir ruh da var.En azından artık ‘’ klasik
‘’ olarak tabir edebileceğimiz serilerinde , küçük bir çocukla hoş muhabbetlere
şahit olabiliyorduk.Kendisi , bu kadar popüler olup aynı zamanda çocuklarla da
bu kadar yakın ilişki kurabilen nadir karakterlerdendir.Mesela Batman için bunu
söyleyemiyorum , niye söyleyemediğimi de az çok tahmin edebiliyorsunuz , lafı
uzatmaya gerek yok.
Around The World with Superman , aslında bölüm yapısı
itibariyle ilk sezondaki The Birthday Letter bölümüne benziyor ,belki de hemen
hemen aynısı.Ama ilk defa Superman ve Daily Planet muhabirleri kötü adam avında
değiller.Bu sefer amaç daha farklı.Görme engelli , babası tarafından
terkedilmiş küçük Ann ‘ e yardım etmek.Hem
de bu küçük kız Superman ‘ in
varolabileceğine inanmıyor.Tabiki Superman da boş durmuyor , bu küçük kızın ameliyatına X-Ray bakışları ile
doktorlara yardım ederek kızın
gözlerinin düzelmesine katkıda bulunuyor.Sonrasında ise Ann ‘ i kucağına alarak
Eyfel Kulesi , Arabistan çölleri ve daha birçok yeri geziyorlar.Tabii sürprizler
burada son bulmuyor ancak dahasını ben anlatmayayım , izleyin ve görün
derim.Yirmi beş dakikanın içine Superman
‘i Superman yapan bir hikaye sığdırmayı
başarmışlar gerçekten. Her bölümde değil ama sonraki sezonda birkaç bölümün bu
tarz olması memnun edici olur gerçekten.
Son olarak , iki
sezon elli iki bölümün ardından , şunu söylemek isterim ; daha uzun uzun
Superman ile birlikte olacağız.Bir sezonun kötü gidişatı beni olumsuz etkiledi
mi ? Başlarda belki evet derdim ancak , gelecekteki sezon neler getirir neler götürür çok merak ediyorum.Her şeyin
başındaki olumsuz düşüncelerimden sıyrıldım.Belki sürekli tekrar ediyorum ama
bu filmleri dizileri izlemek ayrı bir zevk.İzleyin , izlettirin.En azından ben
izlemeye devam edecek ve eleştirilerimle karşınızda olmaya devam
edeceğim.Şimdiden iyi seyirler diliyorum , hoşçakalın..
‘’ Hellbazer ‘’
0 yorum:
Yorum Gönder